DİZİ

Mucizesi Kalmamış Mesih

Mesih (2020) dizisi teopolitik kargaşalar ve uluslararası problemler ile harmanlanmış bir zeminde yıldızı parlayan bir gencin hikâyesi olarak kurgulanmış. Bu karakterin yolculuğu sürerken etrafındaki müzmin problemlerin her biriyle farklı etkileşimlere girerek ilerlemesi dizinin içeriğini zenginleştirmekte.

Esasen bu diziye de malzeme teşkil eden birçok mesele hâlihazırda yaygın olarak bilinen problemler, siyasal ikilemler arasında. Hızlı bir şekilde gündem olan IŞİD meselesi ile başlayan hikâye Filistin meselesine dair de gözlemler sunuyor. Öte yandan dünyanın birçok noktasında konumlanan Amerikan güçleri, Rusya’nın öte bir güç ve himayeci olarak konumlanması gibi makro meseleleri ve karakterlerin doğrudan din ile olan ilişkileri gibi mikro ölçekli konuları da gündemleştiriyor.

Mesih karakteri genel olarak Tanrı ne isterse onu yaptığını, geleceği kimsenin bilemeyeceğini, insanların dönüp dolaşıp elleriyle neler yaptıklarına dikkat kesilmesini söyleyen; yanı başındaki insanlara ve tüm dünyadaki insanî olaylara duyarsız kalınmamasını salık veren beşeri bir ses olması ile izleyiciyi aşina olabileceği bir atmosfere sokuyor. Bununla beraber kasırgada ayakta kalan, insanların gizlerine ve sırlarına vâkıf, su üstünde yürüyen bir insan olarak sürreel yanı ile katı olan her şeyin buharlaştığı günümüz dünyasında -bir şekilde açıklaması bulunabileceği düşünülen- mucizeler de ortaya koymakta.

Esasen bu mucizelere bir şekilde bir açıklama getirilmeye çalışılması, su üstünde yürümesinin nasıl bir yanılsama olabileceği ile ilgili yaşlı bir otörün görüşüne yer verilmesi, bir şekilde Mesih’in zaten sihirbaz amcasından eğitim aldığını ortaya çıkarma çabası gibi sahneler günümüz dünyasının, bilinen fiziğin aşılması olarak mucize vâkıâsına asla yer tanımayacak bir atmosferde olduğunu doğrudan yansıtan yaklaşımlar.

Hıristiyanlık ve İslamiyet’teki Mesih inançlarının iç içe geçtiği ve herhangi birine net ağırlık vermeden sürdürülen serüvende karakterin kendisi de herhangi bir dinî inanışı öncelemekten ziyade doğrudan Tanrı’nın emrinde dinlerüstü bir karakter olarak yol almakta.

Peki bu dizide mesaj(lar) nedir?

Mesajların bazıları ana karakterin doğrudan dile getirdiği söylemler olabileceği gibi kişilerin hikâyeleri üzerinden üretilebilecek dolaylı mesajlar da olabilir. Neye tapıyorsan tanrın odur gibi bir söylem ilkine örnek iken radikal Müslüman grupların dar ve zordaki insanları kendi amaçlarına uygun şekilde kullanmalarına yapılan vurgu klasik bir gözlem olarak filmdeki yerini almış.

Mesih karakterinin IŞİD zulmünden etkilenmiş insanları peşine takmakta başarı sağlarken sosyoekonomik düzeyi çok daha farklı bir toplumda da bu başarıyı göstermesi bir topluluğun sürüklenmesinin hemen her yerde benzer şekilde cereyan edebildiğini de anlatıyor sanırım.

Peki Mesih ile yüzleştiğinde kişisel gerçeklikleri yüzüne vurulan herkesin afallaması? Buna ne demeli? Asıp kesen, her türlü erişimi olup gücü temsil eden karakterler yüzlerine vurulmasını istemedikleri hikâyelerinin getirdiği ağırlık ile yorulmuş esasen. Nedense rahibin kızı da gelişen olaylar sonrası bir itirafta bulunarak o erken yaşta dahi saklamak istediği bir hikâye edindiğini gösteriyor.

Rahibin meteliğe kurşun atarken kiliseyi yakmaya karar vermesi “beni böyle ortada bırakan bir inanç/Tanrı olmaz olsun” derken insanın pragmatik yanına bir vurgu sayılır. Öte yandan Mesih fenomeni üzerinden gökler ile yakın irtibat kurulurken olan bitenlerin ardından kilise yine alevler arasında kalmaktan kurtulamıyor. İnsan dönüp dolaşıp yeryüzünün gerçekliğine esir kalıyor.

 

Mesih, yetkililer tarafından bir şekilde kaos çıkarmakla itham edilmekte oysa yine de esas yaptığı objektiflerin zaten var olan kaosa yönelmesine aracı olmak. 

Dünyamız kameraların gösterdiğinden ibaret olursa onlara inanmak mümkün olabilir. 

Peki biz? Biz ne yapalım? Gösterilemeyeni görmek için Mesih’i beklememek lazım.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3  +  4  =  

Başa dön tuşu