SİNEMAYA DAİR

Şeytan Ayrıntıda mı Gizli?

Konumuz bir makinenin çalışma prensibi olsaydı belki daha rahat olabilirdik fakat konumuz hayat… Ressamın, çizdiği bir resmin aynısını  istese bile asla  tekrar çizemeyeceği hakikati elimizde… Muhasebecinin sadece hesap makinesi ile giren çıkanları hesaplamasından öte bir şeyden bahsetmeye çalışıyoruz.

Haydi, yönetmenin eserini nasıl tasarlandığını konuşalım. Film sanatının bir endüstri olmadığı düşüncesine sahip olanlar aslında binayı yapanların mimar olduğunu bilirler. Biz de film sanatındaki yönetmenin hakkını müteahhitlerden alıp kendisine teslim etmeye çalışırken aslında onun kafasının içindekileri merak ediyoruz.

Bir film, yönetmeni kadardır. Yönetmenden daha büyük bir belirleyici yoktur film sanatında. Filmin yapımına dahil olan herkes yönetmenin ne yapmaya çalıştığını anlamalıdır. Lafı istediğimiz yere getirdik diyebiliriz. Tam bu noktada soru şu: yönetmen filmini yaparken nasıl bir örgü örer? 

Her zamanki gibi iki yol var önümüzde; tüme-varım veya tümden-gelim.

İlk yolda yönetmen her ilmeği göz önüne alıp onun en mükemmel halini yakalamaya çalışır ardından mozaik tarzı yan yana dizilen muhteşem (!) parçalardan bir kazak örer. Yönetmenin aklında tabii ki kazağın bitmiş hali vardır fakat daha çok kilitlendiği yer parçalardır ve finalde ortaya çıkacak şey zaten tartışmasız muhteşem olacaktır. Adeta bir yazılımcı gibi düşünür. Tasarlanan her parça kendi başına da hayatına devam edebilir. Garip değil mi?

İkinci seçenekteyse yönetmenin aklında fikrinde kazağın bitmiş hali vardır. Oraya kilitlenmiştir. Zayıf ilmeklerin de yeri vardır bu kazakta, hata kaldırabilir. Her parça kendi başına anlamlı değildir, başının bağlı olduğu ana bir fikir vardır dolayısıyla parçalanamaz.  Yönetmen kendi elinin altındakilere sorumluluk  vermekten çekinmez. 

Son söz olsun, yönetmenin elinden çıkan bir filmin adeta mühendislik eseri bir makine mi yoksa şahit olunacak kadar basit bir hayat karesi mi olduğuna karar vermek durumundayız. Sindirim sistemimizi zorlarsak, evet, taş yesek de mide öğütmeye çalışabilir fakat buna ne gerek var?

Aziz GÖKTEPE

1985 yılında İzmir’de doğdu. Lisans öğrenimini Toplum Sağlığı alanında, yüksek lisansını ise Sağlık Yönetimi üzerine yaptı. 10 yıldır erişkin ve çocuk kalbi ile ilgili ileri bir görüntüleme yöntemi olan anjiyo işleminin yapıldığı bölümün sorumlusu olarak çalışmaktadır. Gözün önünde ve arkasındakiler hakkında düşünmeye, okumaya ve yazmaya çalışıyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  +  21  =  31

Başa dön tuşu