FİLM

Taşınan Hayat/lar

Bir kitabın ölümünün nedeni özenle koyulduğu rafta unutulması ve okunmaması ya da sayfalarının kese kâğıdı olarak kullanılması mıdır? Peki insanı öldüren nedir? Kitapsız kalmak mı? Kitabı ve insanı yaşatan birbirlerine tutunmaları mıdır?

The Fantastic Flying Books of Mr. Morris Lessmore (2011) filmini izlerken bu soruların akla gelmesi muhtemel. Mr. Morris Lessmore adlı genç adamın, kaldığı otel odasının balkonunda başlayan serüvenini anlatıyor. Balkonda kitapları ve defteri ile vakit geçiren kahraman, birden çıkıveren şiddetli rüzgârın sonrasında da kasırganın etkisinde kalıyor. Kasırga her şeyi ama her şeyi yerinden oynatıyor. Mr. Morris Lessmore, kitapları, defterine yazdığı kelimelerin harfleri dahi gökyüzüne savruluyor. Yeryüzü ve gökyüzü birbirine karışıyor, renklerini kaybediyorlar. Tam bir kaos ortamı. Her şey her yerdeyken ve siyah beyazken, rengârenk olan tek şey gökyüzünde balon görevi gören kitaplarıyla uçan genç kız oluyor. Kızın yanında ayakları üzerinde durarak uçabilen, sayfaları içindeki görsellerde derdini anlatabilen mavi kapaklı bir kitap gülümsüyor. Kahramanın yanına gidiyor ve kendisini takip etmesini istiyor. Mr. Morris Lessmore’un mavi kitabı takip etmeye başlamasıyla izlediği yolun kaybolan renkleri geri geliyor. Yolculuk özel bir kütüphaneye varılmasıyla nihayete eriyor ve kahramanın günleri artık burada dağılmış kitapları tamir etmeye, kütüphaneye gelen rengi kaybolmuş insanlara kitap vermekle geçiyor. Kitaplarla buluşan insanların rengi yerine geliyor. Kütüphanenin özel olmasının nedeni ise içindeki kitapların yürüyebilmesi, yemek yemesi, gece olunca uyuyabilmesi vb. gibi insani özellikler taşımaları. Büyülü bir atmosfer, değil mi?

Bu özet anlatıdan çıkarılabilecek klasik sonuçlar şu şekilde sıralanabilir: Kitap hayatını renklendirir, kitap en iyi dosttur, yaşlansan bile dirisin çünkü kitaplarla birliktesin. Filmin asıl anlatmak istediği, akışta görünmeyen kısmı araştırılsa neyle karşılaşılabilir? Filmde ses yok, konuşan sadece renkler ve görüntüler. Bunlar insana ne söyler? Bir yolculuk var filmde. Mr. Morris Lessmore’un hayatı bir yerden başka bir yere taşınıyor. Belki kahraman önce yolunu kaybettiğini zannediyor ama yolun sonuna geldiğinde asıl yolunun o olduğunu görüyor ve onu yaşamaya başlıyor. Film sanki yıkımla gelen değişimin içinden doğan yeni düzeni anlatıyor. Kaos ile başlayan bir yolculuk, logos ile bitiriliyor.

Her şey değişim içinde, böyle diyor Heraklitos. Dinamik bir dünya içinde yaşamak bunu gerektiriyor çünkü. Başı ve sonu olmayan evren sürekli değişim içinde, tabii ki içindeki her şey de. Değişim belli bir ölçü ve düzen içinde gerçekleşiyor. Mantık, akıl, düzen, yasa anlamlarına gelen “logos”  değişimin ölçülü olmasını sağlıyor. Toparlayıcı bir işlevi var. Değişimin ve onunla birlikte gelen oluş durumunun duyular üstü belki ebedi denebilecek, kimi zaman her şeye yön verebilecek bir tarafı da bulunuyor. Bu logos ile geçekleşiyor. Mr. Morris Lessmore için logos, ona bir nevi ustalık yapan mavi kapaklı kitap oluyor. Çünkü bu özel kütüphanede düzenin nasıl işleyeceğini anlatan daha doğrusu gösteren mihmandar, düzenin görünen yöneticisi o. Kahramana ne yapması gerektiğini ya da yaşanılan olayın kendisinde uyandırdığı hissi sayfaları arasındaki duruma uygun resimlerle gösteriyor. Şaşırma ifadesi için gözlerini belertmiş, mutluluk için gülümseyen dudaklara ve kızaran yanaklara sahip bir yüz gösteriyor mesela. Yerleri değişecek, bir nevi ameliyat edilecek kitapları da bu şekilde işaret ediyor. Düzen içindeki bu oynamalar, kitapların fiziksel ve mekânsal dünyasında değişiklikler oluşturuyor ama onların özünde farklılık görülmüyor. Mr. Morris Lessmore’un ameliyathanesine uğrayan kitapların özünde ise kimi değişiklikler görülebiliyor. Cilt, sayfa, dikiş ve benzeri fiziksel nitelikleri değiştirme söz konusu çünkü. Peki bu esnada kahramana ne oluyor? Kahraman daha yolculuğunun başında mekânsal değişiklik yaşıyor; bir mekândan başka bir mekâna taşınıyor. Dünyanın rengindeki git gelleri gördüğü için bir şekilde duygu dünyasını algılamasında farklılıklar oluyor. Yeni adım attığı mekân hayatındaki enstrümanları yani kitapların varlığını değiştirmese de onlarla olan ilişkisinde başkalıkları yaşatıyor. Önceden onlardan sadece besleniyorken artık onların elinden tutan biri de oluyor. Kitaplarla zihnî olan mesaisi, fiziksel bir boyut da kazanıyor. Kasırganın getirdiği kargaşa bir düzen içinde derlenip toparlanıyor; bu durum kaosun getirdiği logos gibi algılanabiliyor. Kitaplarla yaşadığı haz ilişkisi artık fevkalade boyutta kendini gösteriyor. Bu durumlar haliyle kahramanın düşüncelerinin ve duygularının formunu başka bir boyuta taşıyabiliyor, yani değiştirebiliyor.

Değişim hususunda gözden kaçırılmaması, aslında akılda tutulması gereken nokta şu gibi; değişim kaçınılmaz ama kendini değiştirirsen. Kendini değil de etrafındakileri değiştirmeye kalkarsan yine aynı şeylerle muhatap oluyorsun. Tercihlerin illa aynı kalıyor. Bir nesneye yaklaşım tarzın değişmeli, sağ iken sol oluvermeli belki. Mr. Morris Lessmore da filmde aynı şeylerle muhatap oluyor. Ama dâhil olduğu ortamı kendisine uydurmaktansa, oradaki ortama uymayı, yeri geldiğinde kitaplarla dans etmeyi tercih edebiliyor. Öncesinde olduğu gibi köşesine çekilip kitaplarını okuyup, defterine notlar yazmakla yetinmiyor. Görünüşte yine kitap okuyan Mr. Morris Lessmore ama içinde ve davranışlarındaki değişiklikler izlenebiliyor.

Değişimin aslında bir düzen istediği aşikâr. Kahraman özel kütüphaneye girip koridorunda ilerlerken bir duvarda kadın ve erkek fotoğraflarının asılı olduğunu görüyor. Fotoğraflardan biri kitaplardan oluşan uçan balonlarıyla gökyüzüne doğru yöneldiğini gördüğü kız. Mekânında düzen istediği hissediliyor, değil mi? İzleyici duvarda resmi olan kişilerin bir nevi kütüphane müdürü olduğunu hissediyor yani mekânı evirip çeviren kişi. Onun olmaması durumunda muhtemelen kitaplar neyi nasıl yapacaklarını bilemeyecek, biri önder olmak isteyecek ama başka biri buna isyan edecek. Bunlar gibi çeşitli problem olasılıkları sıralanabilir. İşte kaos durumu yaşamak istemeyen mekân, düzenini devam ettirebilmek için alışıldık sistemini sürdürmesine yardımcı olacak bir hayatı kendi hayatı içine dahil ediyor. Görülüyor ki logos herkes ve her şey tarafından istenen bir şey.

Filmin başında kahraman ilk kez kitapların arasında otururken görülüyor sonra kasırga onu yine kitapların içine taşıyor. Kasırganın etkisiyle uçan defterindeki kelimeler kahramanın yeni dünyasındaki anılarını yazmaya başlamasıyla birlikte tekrar görünüyor. Bu sefer kendisini yazmayı değil de yaşadığı dünyanın inanılmaz dokusunu anlatıyor. “I knew my eye beheld true magic and majesty.” cümlesini karalıyor defterinin bir sayfasına Mr. Morris Lessmore. Yani “gözümün gerçek sihri ve ihtişamı gördüğünü biliyorum” diyor. Çünkü yürüyen, uçan, kahvaltılık gevrek yiyen, piyano çalan ve dans eden kitaplarla birlikte yaşıyor. Onların, rengini kaybeden insanlara tekrar rengini kazandırdığını görüyor. Onlara durun sizin gerçeğiniz raflarda yapraklarınızın döküldüğünü görmektir, demiyor, düzenlerine ayak uyduruyor. Özel kütüphanenin, anlam dünyasında sihirli bir yerinin olduğunu kabul ediyor. Kitaplarla birlikte sürdürdüğü fiziksel ve düşünsel eylemlerle yeni kelimeler, önermeler, cümleler zihninde canlanıyor kahramanın. 

“If life is enjoyed does it have to make sense?” diye soruyor defterinin satırlarında Mr. Morris Lessmore, yani “Hayattan zevk alınıyorsa, o bir anlam ifade etmek zorunda mı?” Değişim kaçınılmaz ama bunun ille de mantıksal bir çerçevesinin olmasına gerek var mı, diye soruyor gibi. Yaşanmakta olan somut değişimler kavranabiliyor ya da ilerlediği/gerilediği yön belirlenebiliyor. Her yerin ve zamanın kendisine özgü değişim şekli ve düzene kavuşma biçimi var. Ama kimi zaman yaşanılan bir olgu ya da olayda açıklanamayan durumlarla karşılaşılması mümkün çünkü işin içinde soyut bir şeyler olabiliyor. Haliyle farklı yorumlar doğabiliyor, ihtimaller çoğalabiliyor.

About Post Author

Betül SEZGİN

Denizli doğumlu. Öyküleri Post Öykü, Muhayyel, Türk Edebiyatı ve Mahalle Mektebi dergilerinde yayınlandı. Kitap ve film değerlendirmeleri, muhtelif yazıları ve yaptığı röportajlar çeşitli yayınlarda ve sitelerde yer aldı. Eğitimine İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü Doktora Programı’nda devam ediyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3  +  1  =  

Bunlar da ilginizi çekebilir:
Kapalı
Başa dön tuşu